Doğurganlığı etkileyen faktörler 7 ana başlıkta toplanabilir. Günümüz modern toplumunda kısırlığın yaygınlaştığı, doğal yollarla bebek sahibi olamayan çiftlerin sayısının arttığı görülmektedir. Bu bağlamda ilk olarak göz önünde bulundurulması gereken doğurganlık faktörleri, kadınların da iş yaşamına adım atmış olması, kariyer olanaklarının artmasıyla bebek sahibi olmayı ertelemesi durumudur. Zira doğurganlığı, üreme fonksiyonlarını, doğal yolla gebe kalabilme olanağını etkileyen en önemli unsurlardan birisi yaştır. İlerleyen yaşla birlikte üreme kabiliyetinin azaldığı aşikardır. Tüm bunlardan yola çıkılarak bir kadının bebek sahibi olabilmesi için genetik alt yapısının, yaşının, sosyal yaşam özelliklerinin, beslenme alışkanlıklarının ve bunlar gibi pek çok etkenin hep birlikte gebelik için uygun olması gerektiği söylenebilmektedir. Doğal yolla gebe kalamayan kadınların bu sorunun pek çok faktörün bir araya gelişinden kaynaklanıyor olabileceğini bilmesi, bebek sahibi olmak isteyenlerin de çok fazla zaman kaybetmemeye özen göstermesi faydalı olacaktır.
1 – Genetik özellikler doğurganlık özelliğinde belirleyici rol oynar.
İnsanlar pek çok özelliklerini genetik alt yapıya borçlu oldukları gibi doğurganlık özelliği, düzeyi de genetik, biyolojik temel ile bağlantılıdır. Özellikle de kadının doğuştan getirmiş olduğu yumurtaların sayısı, doğurganlık süresini ve gücünü etkileyebilmektedir. Yaklaşık 2 milyon yumurtayla doğan kadının, her yumurtlama döneminde bir adet yumurta için yaklaşık bin yumurta hücresi ölür. Bu bağlamda daha fazla yumurta hücresi ile doğan kadının doğurganlık seviyesinin daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür.
2 – İlerleyen yaş doğurganlığı olumsuz etkiler.
Her kadın belirli sayıda bir yumurta rezerviyle doğar ve her ay düzenli olarak gördüğü yumurtlama dönemi (adet dönemi) ile bu yumurtalardan bir bölümünü kaybeder. Bu sebeple de yaş ne kadar çok ileri olursa, o kadar çok sayıda adet dönemi geçirmiş ve döllenmeden yumurta kaybetmiş olur. Kadınların üreme fonksiyonlarının en iyi çalıştığı, en doğurgan oldukları dönemin 20-35 yaşlar arası olduğu, bu zaman diliminin öncesi veya sonrasında doğurganlığın daha düşük olduğu söylenebilir.
3 – Adet dönemlerinin düzenli aralıklarla seyretmesi, düzenli bir yumurtlamanın işaretidir.
Adet dönemleri kadınlarda yumurtlamanın olduğunun göstergesidir. Gebelik için de düzenli aralıklarla 21-31 günde bir adet kanaması görülüyor olması, yumurtanın düzenli olarak çatlıyor olması önemlidir. Zira döllenmenin gerçekleşmesi için öncelikle yumurtlama işlemi gerekmektedir.
4 – Cinsel yolla bulaşan hastalık ve enfeksiyonlar tüpleri tıkayabilir.
Kısırlık sorunu yaşayan kadınların yaklaşık olarak % 15’inde tüplerin bir miktar tıkalı ya da tamamen kapalı olması durumu söz konusudur. Bu soruna yol açan en önemli etkenlerden birisi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardır. Bu sebeple gebelik düşünülmüyorsa korunarak cinsel ilişkiye girilmesi önerilir. Tüplerin tıkalı olmasına sebep olan bir diğer faktör de çikolata kistleri ve bunların yol açtığı yapışıklıklardır.
5 – Çok zayıf ya da çok kilolu olmak doğurganlık özelliğini olumsuz etkiler.
Kadının yumurtlama faaliyetlerinin düzenli olarak devam etmesinde vücut kitle indeksinin 18-32 arasında olmasının önemi vardır. Bu konuda yapılan pek çok araştırma vücutta gerekli ve yeterli yağ ve kas dokusunun bulunmaması ya da aşırı yağ bulunması durumlarında yumurtlama ve hamile kalmanın daha güç olduğunu göstermektedir.
6 – Zararlı alışkanlıklar doğurganlığı azaltır.
Zararlı madde, sigara, alkol gibi bağımlılıkların ve aşırı kafein tüketiminin kadının yumurta rezervini düşürdüğü ve gebe kalmasını zorlaştırdığı bilinmektedir. Zira zararlı maddeler vücuttaki tüm hücreleri olumsuz etkilediği gibi, yumurta hücrelerini de öldürmektedir.
7 – Stres yumurtaları kısa sürede tüketiyor.
Kadının stresli bir iş ya da sosyal yaşamının olması, çalışma koşullarının fiziksel değil, duygusal açıdan yıpratıcı olması, gebe kalabilmesini olumsuz etkilemektedir. Özellikle kapalı bir ofiste, bilgisayar başında yoğun çalışan kadınların daha sık kısırlıktan şikayet ettikleri bilinmektedir.
Daha fazla bilgi almak için kliniğimizle iletişime geçebilirsiniz.