Bebeğin beyin ve akciğer gelişimi aynı hızda devam ederken fiziksel gelişim geçen haftalara oranla biraz daha yavaşlamıştır. Bebeğin boyu artık 40-42 santimetreye, ağırlığı da yaklaşık 1500 grama ulaşmıştır. Bu arada neredeyse hiç yerinde durmadan kıpır kıpır hareket etmeye devam eden bebek, birkaç hafta sonra daha az hareket edecektir. Zira bebek büyümüş ve alan ona dar, amniyon sıvısı da az geliyor olacaktır. Bu hafta itibariyle kolları, bacakları ve tüm vücudu doğumdan sonra ihtiyaç hissedeceği yağ dokusuna sahip olan bebek, kafasını iki yana da oynatabilecek kadar kontrol sahibidir. Ayrıca bebek artık tam 5 duyu organı ile de belirtiler alabilmekte, işaretleri hissedebilmektedir.
Gebelik 31. haftada anne adayında depresyon, umutsuzluk hali gözlenebilir
Tüm kadınlarda yaşanmamakla birlikte gebelikte pek çok kadında bir mutsuzluk, umutsuzluk hali olabilir. Özellikle de gebeliğin üçüncü periyodunda, 30. haftadan sonra kadında depresif haller gözlenebilmektedir. Yaşamı, hareketleri kısıtlanan, pek alışkın olmadığı miktarda kilo alan anne adayı, artık çok duygusallaşmış, her şeye ağlayan ya da sinirlenen bir ruh haline bürünmüştür. Öyle ki kadın artık cinselliğe, yeme-içmeye, gezmeye karşı bile isteksizdir. Bu duygusal sorun ve düşünce bozuklukları atlatılamazsa tedaviye yanıt vermeyen, geçmeyen eklem ve kas ağrılarına, yorgunluk hali ve uyku bozukluklarına, hatta intihar girişimlerine bile yol açabilmektedir. Bu dönemin daha az hasarlı ve daha az zorlu atlatılabilmesi için öncelikle eşe ve sonrasında diğer aile bireylerine önemli görevler düşmektedir. Anne adayına küçük sürprizler yapılması, onun yalnız bırakılmaması, ona kendisini iyi ve değerli hissettirecek şekilde davranılması rahatlatıcı bir etki yaratacaktır.
Anne adayı rüyalarla baş başadır
Annelerin bu dönemde yaşadıkları en önemli değişimlerden birisi hiç bitmek tükenmek bilmeyen ve pek çoğu anlamlandırılamayan rüyalardır. Bu dönemde çok fazla rüya görülmesinin kesin bir açıklaması olmasa da gebelikte artan hormon salgılarının kadının beyin fonksiyonlarında değişik oluşumlara sebep olabildiği şeklinde yorum yapılmaktadır.
Bebeğin hareketlerinin takip edilmesi gerekir
Uyku ve uyanıklık dönemleri nispeten bir düzene oturan bebek, artık çok uzun süre hareketsiz durmamaktadır. Eğer saatler geçiyor ve anne bir hareket hissetmiyorsa bir sorun olabilir. Böyle durumlarda anne, karnı açsa bir şeyler yemeli, dik bir şekilde oturmalı ya da sol tarafına yan yatmalı ve bebeğin hareketlerini hissetmeye çalışmalıdır. Aradan zaman geçiyor ve hala bir hareket hissedilemiyorsa, vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.
Sık sık yaşanan kasılmalar erken doğum belirtisi olabilir
Annenin rahim kasları sıkıştığından düzensiz aralıklarla rahimde kasılmalar hissedilmektedir. Pek çoğu acısız, ağrısız olan bu kasılmalar çok sık yaşanıyorsa ve 1 dakikadan daha uzun sürüyorsa normal dışı bazı durumlarla karşılaşılabilir. Düzenli olarak bir saat içinde 3-4 kez kasılma olması erken doğumun habercisi olabileceğinden, anne adayı hiç ağrı hissetmese bile doktora başvurması faydalı olacaktır.
Tuvalet ihtiyacı her geçen gün artacaktır
Rahim genişledikçe, bebek büyüdükçe idrar kesesine yapılan baskı da arttığından, anne adayı artık idrarını tutamaz hale gelmektedir. Zira bu dönemde kaslar da gevşemiştir, idrar kadının kontrol edebileceği bir oluşum olmaktan çıkmıştır. Doktorlar hamile kadınların kesinlikle idrarlarını tutmaya çalışmamalarını, en yakın mesafedeki tuvaleti kullanıp idrarı boşaltmalarını tavsiye etmektedirler. Hatta idrar kesesi bir kere de boşalamadığından bir kez idrar yaptıktan sonra birkaç dakika bekleyip yeniden idrar yapmak bu konuda faydalı olacaktır.